TANRI’NIN YASASI HAKKINDA YAZMANIN ONURU
EN ASİL GÖREV
Tanrı’nın Yasası hakkında yazmak, basit bir insanın erişebileceği en asil görevlerden biri olabilir. Tanrı’nın Yasası, çoğu kişinin sandığı gibi sadece ilahi buyruklar dizisi değildir; aslında O’nun iki özelliğinin — sevgi ve adalet — bir ifadesidir.
Tanrı’nın Yasası, O’nun insan bağlamındaki beklentilerini ortaya koyar ve günahın dünyaya girmesinden önceki duruma geri dönmek isteyenleri yeniden onarmayı amaçlar.
YASANIN YÜCE AMACI
Kiliselerde öğretilenin aksine, her bir buyruk kelimesi kelimesine geçerlidir ve ödün verilmez; çünkü nihai amaç isyankâr ruhların kurtuluşudur. Hiç kimse itaate zorlanmaz, ancak sadece itaat edenler onarılacak ve Yaratıcı ile barışacaktır.
Bu Yasa hakkında yazmak, dolayısıyla ilahi olanın bir yansımasını paylaşmaktır — alçakgönüllülük ve saygı gerektiren nadir bir ayrıcalıktır.
TANRI’NIN YASASI ÜZERİNE KAPSAMLI BİR ÇALIŞMA
BU ÇALIŞMALARIN AMACI
Bu çalışmalarda, Tanrı’nın Yasası hakkında gerçekten bilinmesi gereken her şeyi ele alacağız. Böylece, arzu edenler burada, yeryüzünde yaşamlarında gerekli değişiklikleri yaparak kendilerini Tanrı’nın bizzat belirlediği ilkelere mükemmel şekilde uyumlu hale getirebilirler.

SADIKLAR İÇİN FERAHLIK VE SEVİNÇ
İnsanlar, Tanrı’ya itaat etmek üzere yaratılmıştır. Baba tarafından bağışlanma ve kurtuluş için İsa’ya gönderilmek isteyen ve bu uğurda cesurca yürüyen herkes bu çalışmaları ferahlık ve sevinçle karşılayacaktır:
- Ferahlık: Çünkü Tanrı’nın Yasası ve kurtuluş hakkında iki bin yıl boyunca süren hatalı öğretilerden sonra, Tanrı bu materyali üretme görevini bize uygun görmüştür. Ve biz bunun neredeyse tüm mevcut öğretilere ters düştüğünü kabul ediyoruz.
- Sevinç: Çünkü Yaratıcı’nın Yasası’yla uyum içinde yaşamanın faydaları, sıradan yaratıkların ifade edebileceğinden çok daha büyüktür — ruhsal, duygusal ve fiziksel faydalar.
YASANIN HİÇBİR GEREKÇEYE İHTİYACI YOKTUR
YASANIN KUTSAL KÖKENİ
Bu çalışmaların asıl amacı tartışmalara ya da doktrinsel savunulara odaklanmak değildir; çünkü Tanrı’nın Yasası, doğru şekilde anlaşıldığında, kutsal kökeni nedeniyle herhangi bir gerekçeye ihtiyaç duymaz.
Asla sorgulanmaması gereken bir şeyi sonsuz tartışmalara konu etmek, doğrudan Tanrı’nın Kendisine bir saygısızlıktır.
YARATILMIŞIN, YARATICIYA KARŞI GELMESİ
Sonlu bir yaratığın — yani bir toprak parçasının (Yeşaya 64:8) — kendi Yaratıcısının koyduğu kurallara karşı çıkması ve O’nun tarafından her an değersiz çömlek parçaları arasına atılabilecek durumda olması, o yaratığın içinde derin bir sorunun var olduğunu ortaya koyar.
Bu tutum, yaratılanın kendi iyiliği için acilen düzeltilmelidir.
MESİHÇİ YAHUDİLİKTEN MODERN HRİSTİYANLIĞA
BABANIN YASASI VE İSA’NIN ÖRNEĞİ
Babamızın Yasası’nın, İsa’yı izlediğini iddia eden herkes tarafından — tıpkı İsa’nın ve havarilerinin yaptığı gibi — sorgusuzca yerine getirilmesi gerektiğini savunurken, Hristiyanlık içinde Tanrı’nın Yasası’na karşı işlenmiş büyük tahribatı da inkâr etmiyoruz.
Bu tahribat, Mesih’in göğe alınmasından bu yana geçen neredeyse iki bin yıl boyunca yaşananları açıklamayı gerekli kılmıştır.
YASAYA DAİR İNANÇTAKİ DEĞİŞİM
Pek çok kişi, Mesihçi Yahudilikten — Eski Antlaşma’daki Tanrı’nın yasalarına sadık kalan ve İsa’yı Baba tarafından gönderilen İsrail’in Mesihi olarak kabul eden Yahudilerden — günümüz Hristiyanlığına nasıl geçiş yapıldığını anlamak istemektedir. Çünkü bugün yaygın olan inanç, Tanrı’nın Yasası’na uymaya çalışmanın “Mesih’i reddetmek” anlamına geldiği yönündedir — ki bu da elbette mahkûmiyetle eşdeğer sayılmaktadır.
YASA HAKKINDAKİ ALGININ DEĞİŞMESİ
BEREKETTEN REDDE
Bir zamanlar kutsal kişilerin gece gündüz üzerinde düşündüğü bir bereket kaynağı olarak görülen Yasa (Mezmurlar 1:2), bugün pratikte, itaati cehennem ateşiyle sonuçlanacak bir kural dizisi gibi görülmektedir.
Tüm bunlar ne Eski Antlaşmada ne de İsa’nın dört İncil’de kaydedilmiş sözlerinde en ufak bir destek bulmadan gerçekleşmiştir.
İTAAT EDİLMEYEN BUYRUKLARA YAKINDAN BAKIŞ
Bu seride, dünya genelindeki kiliselerde neredeyse istisnasız şekilde göz ardı edilen Tanrı buyruklarını da ayrıntılı şekilde ele alacağız: sünnet, Şabat Günü, yeme yasaları, saç ve sakal düzenlemeleri ve tzitzit gibi.
Bu açık Tanrı buyruklarının Mesihçi Yahudilikten koparak gelişen yeni din içinde nasıl uygulanmaz hâle geldiğini ve Kutsal Yazılar’daki talimatlara göre — Rabbinik Yahudiliğe göre değil — nasıl doğru şekilde uygulanması gerektiğini açıklayacağız. Rabbinik Yahudilik, İsa’nın günlerinden bu yana, insan geleneklerini Tanrı’nın kutsal, saf ve sonsuz Yasası’na dahil etmiştir.